fbpx
 

MaisonÉducation et conseils familiaux

Psychothérapie; bu konuda gereken eğitimi almış bir klinik psikolog/psikiyatr ile “psikiyatrik hastalık/psikolojik temelli” sorunlarının çözümü için kendisine başvuran danışan, jusqu'à, couple, C'est le processus de "coopération-communication thérapeutique" entre les familles et les groupes..
CENTRE D'ÉDUCATION SPÉCIAL ÖZEM

Famille
Consultant

aile-egitimi-danismanligi-ozem-egitim-merkezi

ÖZEL EĞİTİMDE AİLE EĞİTİMİ VE DANIŞMANLIĞI

Özel gereksinimli çocuk sahibi olmak aileler için hazırlık yapılmış, olağan bir durum değildir. Özel gereksinimli çocuğu olan aileler bazı duygusal tepkiler yaşarlar ve anlaşılmak isterler. Duygusal tepkileri; şok-inkâr, öfke-kızgınlık, pazarlık yapma, depresyon ve kabul şeklinde sıralayabiliriz. Özel gereksinimli çocuk sahibi aileler duygusal desteğe, maddi desteğe ve bilgi desteğine ihtiyaç duymaktadır. Özel gereksinimli çocukların aileleri özel eğitim sürecine mutlaka etkin olarak katılmalıdır. Özel gereksinimli çocuk sahibi ailelere yönelik aile eğitiminin amacı; farklı yönleriyle anne babalık ile ilgili bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve beceri kazandırmaktır.

Özel gereksinimli çocukların aileleri için eğitim programları gruba, eve, ev-kuruma dayalı olmak üzere üçe ayrılır. Uzmanlar ailelerle etkili iletişim kurmak için onlara saygı duymalı, etkin dinlemeli ve sorular sormalı, anne babayı kabul etmeli, cesaretlendirmeli ve güven duygusunu geliştirmelidir. Aileler çocuklar ile evde farklı gelişim alanlarını destekleyici etkinlikler yapmalıdır.

  1. Aile Eğitimi: Famille, evlilik ile başlayan, kan ya da evlat edinme bağlarıyla devam eden, toplumun temel yapısını oluşturan, bi­reyleri ve toplumu etkileyen bir kurumdur. Bireylerin, sağlıklı ve uyumlu bir birliktelik içinde, social, duygusal, eko­nomik, fiziksel ihtiyaçlarına cevap veren aileler, sağlıklı ailelerdir (Baran ve Yurteri Tiryaki, 2016). Ailede sağlanan zengin çevre koşulları, anne babaların sergilediği olumlu aile tutumları, ilgi ve ihtiyaçların zamanında karşılanması, çocuğun sevgi yoksunluğu yaşamaması, çocukların her yönden gelişimlerinde önemli rol oynamaktadır. Aile ortamında çocuğun tutumlarının, inançlarının ve davranışlarının temeli atılır (Bayraktar, Güven ve Temel, 2016). Aile eğitimi; aile üyelerinin özel gereksinimli çocuğun durumunu anlamasına yardımcı olan, çocuğa karşı olumlu tutum gelişmesine katkı sağlayan, anne babaların yeterliliğini arttıran, aile bireylerine olumlu başa çıkma ve etkili işlevde bulunma becerileri kazandıran, anne babaları güçlendiren bir çeşit etkili müdahale yoludur (Kaner, 2015).

1.1. Özel Gereksinimli Çocukların Ailesi: Özel gereksinimli çocuklarda, gelişimin bir ya da bir kaç alanında ilerleme aksayabilmekte ve çocuklar sürekli modele ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle özel gereksinimli çocuk için aile bilinci, çevre, yaşantı, araç-gereç ve ortamın önemi diğer tüm bireylere göre dahada artmaktadır. Özel gereksinimli çocuğun, ailesince desteklenmesinin bu bireylerin gelişimi için olumlu katkı sağladığı ve ebeveynlerin aile eğitim programına katılımlarının çocuklar için yaşamsal bir önemi olduğu bilinmektedir. Özel eğitim gereksinimi gösteren çocuğun ailesi sosyal, kültürel, ekonomik, eğitsel ve sağlık alanlarında çeşitli güçlükler yaşayamaktadır. Yetersizlik gösteren çocuk sahibi aileler, engelliliğin doğası gereği psikolojik, santé, eğitsel, ekonomik, toplumsal ve bakım gibi farklı problemler yaşamaktadır. Özel gereksinimli çocuğu olan aileler, normal gelişim gösteren çocuk ailelerine göre çocuklarının eğitimlerine nasıl katkı sunacakları ve çocukları için neler yapabilecekleri hakkında daha fazla yardıma gereksinim duyarlar. Özel gereksinimli çocuk sahibi anneler çocuklarının öğretmenlerince düzenli olarak bilgilendirilmeyi istediklerini belirtmişlerdir. Ailede özel gereksinimli çocuğun bulunmasının getirdiği problemler tüm ailede psikolojik baskı oluşturmaktadır (Karpat, 2011). Özel gereksinimli çocuğun kişisel bakımı, beslenmesi, sağlığı, bağımlı yaşamı ve toplumsal uyumsuzluğu gibi unsurların biri yada birkaçı anne babalar için tüketici unsurlar olabilmektedir. Parce que, özel gereksinimli çocuk sahibi aileler için daha özel bir aile eğitimi hizmeti uygulanmalıdır. Bu hizmetler çocukların ve ailelerinin eğitim ihtiyaçlarına uygun olarak programlanmalıdır. Ailenin gereksinimine uygun eğitim verildiği zaman; ailelerin çocuklarına uygun davranışlar kazandırabildikleri ve birçok bağımsız yaşam becerisini kazandırmada çocuklarına yardımcı olabildikleri görülmektedir.

1.2. Özel Gereksinimli Çocukların Ailesinde Görülen Tepkiler: Aileler özel gereksinimli çocuk sahibi olduklarını öğrendikleri zaman, bu durumda bazı tepkiler göstermektedirler. Bu tepkiler dört modelle açıklanmaktadır. Bu modeller şunlardır: sürekli üzüntü modeli, çaresizlik-güçsüzlük ve anlamsızlık modeli, bireysel yapılanma modeli ve aşama modelidir. Bu modellerden en yaygını “Aşama Modeli” nde ise ailenin tepkileri şu aşamalardan oluşmaktadır.

Şok: Özel gereksinimli çocuk sahibi olduklarını öğrendiklerinde aile üyelerinin ilk tepkisi şoktur. Şok; hissiz ve hareketsiz kalma, ağlama, kendini çaresiz hissetme, şaşkınlık gösterme, mantıksız konuşmalar yapma şeklinde kendini gösterir.

İnkâr: Bilinmeyen duruma karşı yaşanılan korku ve tedirginlikten dolayı gerçeklerden kaçmak, durumu görmezden gelmeye çalışmak ve çocuğun engeli yokmuş gibi davranmak biçiminde gösterdikleri tepki inkârdır.

Acı çekme ve Depresyon: Aileler hayallerindeki ideal çocuklarının olmadığını ve çocuklarının özel gereksinimli olduğu gerçeğinin bilincine varmaya başlarlar. Acı çekme gerçeğin kabullenilmesini kolaylaştıran bir duygu olup, bu duyguların sonunda her şeye güçleri yetmeyeceklerini gören anne babalarda depresyon görülmektedir.

Suçluluk: Ebeveynlerin yenmekte en çok zorlandıkları duygu suçluluk duygusudur. Çünkü anne babalar kendi hatalarından dolayı cezalandırıldığını düşünebilir ve suçluluk hissedebilir.

Kızgınlık: Anne babalar “Neden ben/biz?” sorusunu sorarlar ve öfkelerini birbirlerine, uzmanlara, diğer çocuklarına ya da evdeki eşyalara gösterebilirler.

Utanma: Bazı ebeveynler çocuklarında bulunan yetersizliklerin kendi kusuru olduğunu düşünüp utanç duyabilirler. Hatta bazen evden dışarı bile çıkamayacak derecede utanç yaşayabilir. Bu utanç duygusu toplum tarafından onay görmeme, acıma, reddetme, alay etme davranışlarının yarattığı endişeler sonucunda görülebilir.

Pazarlık: Anne babalar bu aşamada, le clergé, konu uzmanları, doğaüstü güçlerinin olduğunu düşündüğü kişiler veya herhangi biriyle çocuğun yetersizlik durumunu ortadan kaldırma konusunda pazarlık edebilirler.

Kabul ve Uyum: Anne babalar bu son aşamada “Şimdi ne yapabiliriz?” sorusuna cevap arayarak çocuklarını oldukları gibi kabul etmeye ve benimsemeye hazırdırlar. Enerjilerini çocuklarına ve onların ihtiyaçlarını karşılamaya harcarlar. Önceki olumsuz duygular tam olarak ortadan kalkmaz ama anne babalar kendilerinin ve çocuklarının zayıf ve güçlü yönlerini kabul etmekle beraber bu olumsuz duygularla baş etmeyi öğrenirler.

Özel gereksinimli çocuk sahibi olan ailelerin geçirdikleri bu aşamalar her ailede sırayla, aynı zaman aralığında, aynı yoğunlukta ya da sıklıkta yaşanmayabilir. Ancak genellikle aile bireylerinin geçirdikleri bu aşamalar benzerlik göstermektedir. Aileler çocuklarının engelli olduğunu öğrendiklerinde beklemedikleri ve hazır olmadıkları zor bir durumla karşı karşıya kalmaktadırlar. Eğer anne babalar çocuklarında bulunan güçlükleri inkâr ediyorsa çocuk için çok önemli olan erken müdahaleyi tam olarak alamayabilir.

1.3. Özel Gereksinimli Çocukların Ailelerinin İhtiyaçları: Özel gereksinimli çocuğu olan aileler; çocuklarının okulda kazanmış oldukları becerileri günlük yaşama aktarmaya çalışarak, onların bu becerileri davranışa dönüştürmelerini kolaylaştırmak, onlara rehberlik etmek, ihtiyaç halinde yardımcı olmak, yaşanabilecek olası problemleri engelleyici ve çözümleyici pek çok becerilere sahip olmak açısından çeşitli eğitimlere gereksinim duymaktadır. Özel gereksinimli çocuk sahibi aileler çocuğun yetersiz olduğu becerilerin nasıl kazandırılacağı, çocuk ile nasıl sağlıklı iletişim kurulacağı ve çocuğun davranışlarının nasıl kontrol edileceği gibi konularda desteğe ihtiyaç duymaktadır. Aileler duygusal, ekonomik ve bilgi desteği olmak üzere üç konuda desteklenmelidir.

Duygusal destek; kendilerini dışlanmış, umutsuz, depresif gibi psikolojik sıkıntılardan herhangi birinde ya da birkaçında hisseden aileler için duygusal destek önem taşımaktadır. Ailenin özsaygısı, güven hissetmesi, duygularını kontrol etmesi ve kaynaklarını kullanabilmesi için duygusal destek esastır. Ebeveynden ebeveyne yapılan destek, duygusal destek için önemli olduğundan erken müdahale uzmanları, ailelere yakında yaşayan başka bir ebeveynle iletişim bilgisi ya da destek grup bilgisi verebilir. Diğer kişiler olumlu ve kuvvetli yönlendirici olarak aileye; dinlemek ve onlara cevap vermek, sıcaklık ve samimiyet göstermek yoluyla doğrudan duygusal destek sağlayabilirler. Ailelere verilen eğitimin ailenin duygusal destek ihtiyacını azalttığı görülmüştür.

Maddi destek; ailelerin yiyecek, giyecek, barınak, oyuncak vb. finansal ve maddi kaynaklara ulaşmasını içerir. Aile barınma ve beslenme gibi en temel ihtiyaçlarını karşılayamıyorsa, çocuğunun gelişimi ve müdahalesine yönelik daha yüksek seviyedeki gereksinimlerine daha az odaklanabilir. Uzmanlar toplumdaki kaynaklar ile ailenin bağlantısını kurarak, beslenme ya da bebek bezi bankası, yardımcı teknoloji ihtiyacı gibi materyal desteğini sağlamaya çalışmalıdır. Ayrıca sağlıkla ilgili yardımlara ulaşmasına yardımcı olmak da bu destekler arasındadır. Maddi ihtiyacın yeterince karşılanmamasının aile bireylerinde stresi arttırdığı belirtilmektedir.

Bilgi desteği; ailelerin çocuklarının yetersizliği, çocuk gelişimi ve çocuğuna yönelik kullanabilecek stratejiler ve ulaşabilecek kaynaklar gibi bilme ve anlama ihtiyaçlarına cevap verecek desteklerdir. Bazı aile üyeleri çok az bilgiye sahip olabilir ve bu bilgileri uzmanlarından almayı tercih edebilirler. Bazı aileler ise ilk bilgileri arkadaşlarından, ailelerden ya da internet gibi diğer kaynaklardan araştırıp bulabilirler. Bilgilendirmenin anne babanın kaygı düzeyini azalttığı görülmüştür. Ailelerin ihtiyaçları; sevgi ve ilgi ihtiyacı, kendine güvenin geliştirilmesi ihtiyacı, sosyalleşme ihtiyacı, ekonomik ihtiyaçlar, bilgi ve destek ihtiyacı, özel gereksinimli bireylerle ilgili gelecekteki beklentileri, duygusal anlaşılma ve destek, sosyal kabul vb. başlıklarla sıralanmaktadır.

1.4. Özel Gereksinimli Çocukların Ailelerin Desteklenmesi; Normal gelişim gösteren çocukların ailelerinin sevgi, çocuğunu koruma, çocuğuna ilgi gösterme, çocuğunun gelişimi için uygun ortam hazırlama veya çocuğun gereksinimlerini karşılama gibi sorumlulukları yerine getirirken; yetersizlikten etkilenmiş çocukların anne-babaları, tüm bunları yapar ve bunun yanı sıra, çocuğa yeni beceri öğretme veya fizyoterapi hareketlerini yaptırma ve bunun gibi daha bir sürü yeni sorumlulukları da üstlenmektedir. Ailenin desteklenmesi, onlarla etkinlik ve görüşmeler yapmakla mümkün olmaktadır. Anne baba için hazırlanacak aile eğitimi etkinlikleri yoluyla, yaşadıkları tükenme ve çaresizlik durumları azalabilecektir. Böylelikle motivasyon düzeyleri artacak, özel gereksinimli çocuklarıyla ilgili yaşadığı problemlerin yerini, daha pozitif bir bakış alacaktır. Anne babalar çocuklarını daha iyi tanıyabilecekler, gelişimsel geriliğinin türünü ve eğitim performanslarını öğrenebileceklerdir. Davranış problemleri ile baş etme yollarını öğrenebileceklerdir. Çocuklarının ihtiyacı olan beslenme, tuvalet ve bağımsız hareket becerileri gibi temel yaşam becerilerini kazandırabileceklerdir. Ayrıca iletişim kurma, sosyalleşme ve günlük yaşamı kolaylaştırma gibi konularda da çocuklarına yol gösterici olmaları sağlanacaktır

1.5. Özel Gereksinimli Çocukların Kardeşleri; Yetersizlik yaşayan çocuğun yetiştirilmesi konusu tüm aileyi etkilemektedir ve aile üyeleri üzerinde duygusal ve bilişsel olarak doğrudan etkileri olmaktadır. Yetersizlik yaşayan çocuğu olan ailelerde, kardeş ilişkileri; ailenin tipine, ailedeki yaşam stiline, ailenin çocuk yetiştirme deneyimine, çocuk sayısına, çocuklar arasındaki yaş farkına, çocukların cinsiyetine, ailenin sosyoekonomik düzeyine, çocuğun yetersizliğinin türüne ve derecesine göre etkilenebilmektedir. Kardeşler ise yeni birinin aileye gelmesinin mutluluğunu çok yoğun yaşayabilir ancak farklı özellik taşıyan bir kardeş, üzüntü ve farklı karmaşık duyguları da beraberinde getirmektedir. Hatta kardeşler fark etmeme, kıskançlık, korku, utanma, sıkılma ve kötü davranma gibi bazı çeşitli tepkiler gösterebilirler. Diğer bir yandan farklı özellik taşıyan bir kardeş, daha toleranslı olma, sorumluluklarını geliştirme, insan ilişkilerine ve farklılıklara duyarlılığın artması gibi olumlu duygular ve yaşantılar da kazanabilmektedir.

  1. Aile Eğitimi Programları: Çocuk, erken çocukluk döneminde en çok aile içerisindedir. Çocuğun ailede aldığı eğitim sonraki yıllara temel oluşturmaktadır. Bu yönü ile aile, çocuğun eğitiminde en önemli rolü oynamaktadır. Anne babalar, aile eğitim programları ile çocuk gelişimi ve eğitimi hakkında desteklenmeye ihtiyaç duymaktadırlar. Aile eğitim programları ebeveynlere hem anne babalık becerilerini hem de çocuk gelişimi ve eğitimiyle ilgili bilgileri kazandırmaktadır. Aynı zamanda ailenin, çocuklarının okuldaki eğitimine katılmalarını sağlamaktadır. Anne babaların çocuklarının eğitimine katılmaları, çocuğun ailesi ile ilişkilerinde olumlu etkiler yaratmaktadır. Çocukların kendine güveni artmakta, akademik başarısına katkı sağlanmakta ve eğitimin devamlılığı gerçekleşmektedir. Bu nedenle anne babaların ihtiyaçlarına göre şekillenen aile eğitim programlarının geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması önemli görülmektedir. Aile eğitim programları incelendiğinde bu programların genelde düşük sosyo-ekonomik bölgelerde gerçekleştirildikleri görülmektedir. Oysa bu çalışmaları toplumun her kesimine yaygınlaştırmak gerekmektedir. Aynı zamanda aile eğitimleri dünyaya gelecek çocukların da sağlıklı gelişimini teminat altına almaktır. Özellikle annelerin eğitimi, bir bireyin, daha sonra ailenin, sonra da toplumun şekillenmesine katkı sağlayacaktır. Ayrıca toplumların kalkınmışlık seviyesine de büyük etkisi olacaktır. Aile eğitim programlarına katılmalarında ailelerin yeterince zamana sahip olmamaları, duygusal nedenleri olması, okula ya da okul sistemine ilişkin olumsuz yaşantıları ya da düşünceleri, aile eğitimi programların önemini bilmemeleri ve neyi yapabilirliklerine ilişkin güvensizlik duyguları yaşamaları gibi güçlükler engel teşkil etmektedir. Aile eğitimlerinde ailenin ve çocuğun maksimum faydalanmasını sağlamak için aile eğitimi oturumları; aile eğitimi öncesi yapılan hazırlıklar, aile eğitim uygulaması ve aile eğitim sonrası değerlendirme ana bölümlerinden oluşmaktadır. Aile eğitimi aşamaları; aileden bilgi alma, ailenin çocuğuyla oyun oynaması, aileyle oynadıkları oyun ile ilgili konuşma, eğitimci-çocuk-ailenin beraber oyun oynaması, eğitimci-çocuk-ailenin beraber dinleme oyunu oynaması, eğitimin özetlenmesi ve öneriler olarak ifade edilmiştir. Aileyi eğitime dâhil etmek ve ailenin uzman ile iletişim kurabilmesi için çeşitli uygulamalar yapılabilir. Ces; veli toplantıları, aile-uzman görüşmesi, çocuğun performansı için takip defteri tutma ve ev ziyaretleri olabilir. Veli toplantılarında; anne babalara çocuklarının genel durumu hakkında bilgi verilir ve eğitim esnasında karşılaşılan problemlerle baş etmek için çözüm önerilerinde bulunulur. Aile-uzman görüşmesinde; aileye uzman tarafından çocukla ilgili olarak bilgi verilir ve çocuğun eğitim ihtiyaçlarıyla ilgili yapılacak etkinlikler hakkında aile bilgilendirilir. Çocuğun performans takip defterini tutma uygulamasında; çocuğun o günkü verimiyle ilgili notlar tutulur ve bir sonraki aşamada evde nasıl çalışması ile ilgili bilgi verilir. Aile seminerlerinde de; ailelerin ihtiyacı olan konular belirlenip kapsamlı bir eğitim programı hazırlanır. Sonra aileleri bu programa göre seminere davet ederek eğitime dâhil olmaları sağlanır. Ev ziyaretlerinde ise sadece aktif olan anneye değil, ailenin tüm üyelerine, çocuğun eğitimi ile ilgili bilgi verilir. Özel eğitim hizmetlerinde ailelerin etkin rol oynamasına yönelik tutumlar son yıllarda daha da önem kazanmaktadır. Ailelere sunulan hizmet ve desteklerin yaygınlaştığı görülmektedir. Bu hizmetler daha çok rehberlik ve danışmanlık, eğitim gibi konularda okul-aile işbirliği ile yürütülmektedir. Ayrıca çeşitli resmi ve resmi olmayan kurumlar ile de ailelere ihtiyaç duyduğu konularda destekler sunulabilmektedir. Özel gereksinimli çocuğa sahip aileler için; gruba dayalı, eve dayalı ve ev-kuruma dayalı olarak aile eğitim programları düzenlenebilir.

Gruba Dayalı Aile Eğitim Programları: Benzer özellik taşıyan çocuk sahibi ailelerin, çocuklarının eğitim süreçlerini desteklemek için bir araya gelerek, uzmanlardan eğitim aldığı programlardır. Ebeveynler aile eğitimi ile çocuklarına beceri ve kavram kazandırma yollarını öğrenebilmektedir. Ayrıca çocuklarıyla ilgili olası sorunları önleme ve sorun çıktığında çözebilme gibi becerilere sahip olabilmektedirler.

Eve Dayalı Aile Eğitim Programları: Eve dayalı programlar, ağır derece yetersizlikten veya başka sebeplerden dolayı eğitimini herhangi bir kurumda sürdüremeyen çocukların ebeveynleri için uygulanan aile eğitim programlarıdır. Bu programların amacı; ev ziyaretleri ile yetersizlik gösteren çocukların ihtiyaçlarını belirlemek, ebeveynlere çocuğun davranışlarını kontrol etme ve ihtiyaç duyduğu becerileri nasıl öğretecekleriyle ilgili beceri kazandırmaktır. Türkiye’de uygulanan eve dayalı aile eğitimi kapsamında en yaygın olan erken özel eğitim programları, Küçük Adımlar Erken Eğitim programı ve Portage Erken Müdahale Aile Eğitim Programıdır.

Eve ve Kuruma Dayalı Aile Eğitim Programları: Bir eğitim kurumuna devam eden çocukların okulda edindiği becerilerin, evde ya da yakın çevresinde de sürdürülmesi ve genellenmesini ya da kurumda üzerinde fazla durulmayan becerilerin evde kazandırılmasını amaçlayan aile eğitim programlarıdır. Gelişimsel Destek Programı, Etkileşim Temelli Erken Çocuklukta Müdahale Programı ve Otistik Çocuklar İçin Davranışsal Eğitim Programı ev ve kuruma dayalı olarak verilen erken eğitim programlarına örnek verilebilir. Günümüzde teknolojinin gelişmesi ile çevrimiçi eğitime dayalı erken müdahale ve eğitim programlarının önem kazandığı görülmektedir. Özellikle anne baba eğitimlerinde internet-temelli uzaktan eğitim ile yapılan programların geliştirildiği ve etkililiklerinin sınandığı araştırmalarda artış görülmektedir.

  1. Özel Gereksinimli Çocuklarda Aile Katılım Çalışmaları: Özel gereksinimli bireylerin ebeveynlerinin tipik gelişim gösteren çocukların ebeveynlerine göre daha aktif olmaları ve daha fazla aile katılımı sağlamaları beklenmektedir. Aynı zamanda çocuğun eğitiminde, aile-uzman iş birliğinin başarıyı olumlu olarak etkileyeceği görüşü artmaktadır. Anne babaların çocuklarının gelişim ve eğitimlerine katkı sunmaları için organize edilmiş etkinlikler bütününe aile katılımı denilmektedir. Aileler çocuklarının özel eğitim sürecine ilişkin şu hususlarda katılım sağlayabilirler:
  • Belirleme/Aday Gösterme: Bilinçli anne-babalar, çocuklarındaki yetersizliğin erken belirtileri ve erken müdahalelerin önemi hususunda daha dikkatlidir. Özel eğitim hizmetlerine ilişkin, nereye başvurulacağı, nasıl bir yol izleyeceği ve hangi kurumlarla iş birliği yapması gerektiği konusunda daha duyarlıdır.
  • Ölçümleme: Ailenin tanılama sürecine etkin katılımı, çocuk ile ilgili doğru bilgileri paylaşması, tıbbi ve eğitsel tanı koymak için uzmanlarla iş birliği yapmaları oldukça önemlidir.
  • Program Hazırlığı: Tanılama sonuçlarının tartışılmasında, bireyselleştirilmiş eğitim programının geliştirilmesinde, kısa ve uzun dönemli hedeflerin belirlenmesinde, çocuğa en doğru yerleştirme kararının verilmesinde anne-babaların tam olarak katılımı çok önemlidir.
  • Öğretme: Ebeveynler hem sınıfta öğretim etkinliklerinde hem de bireyselleştirmiş eğitim planının evdeki uygulamalarında yardımcı bir öğretmen rolü ile çocuğun eğitim sürecine katkı sağlayabilir.
  • Değerlendirme: Ebeveynler eğitim planının daha iyi hâle getirilmesinde uzmanlara geri bildirimler verebilir ya da okul dışında çocuğun gelişimiyle ilgili kanıtların toplanmasında yardım edebilir.

Aile katılım çalışmaları, okul öncesi eğitimde, ebeveynlerin çocukların eğitimlerine dâhil olabilmelerine zemin hazırlayıcı ve bu süreçte aktif katılımlarını sağlayıcı etkinliklerdir. Okul öncesi eğitimde şu yollarla aile katılımı sağlanabilir:

İlk görüşme, tanışma toplantısı, ebeveyn/veli toplantısı, bireysel görüşmeler, telefon görüşmeleri, duyuru panoları, eğitim panosu, haber mektupları, afişler, broşürler, kitapçıklar, toplu dosyalar, haber mektupları, video-teyp kayıtları, sınıf içi etkinliklere katılım, konferanslar, ev ziyaretleri, özel günlerde anne babaları okula davet etme, dilek kutusu.

Aile katılımının gerek aileye gerek özel gereksinimli çocuğa yararları bulunmaktadır. Aile katılımının bazı yararları şunlardır:

  • Ebeveynler çocuklar için ilk ve doğal öğretmen olduklarından bilgi ve becerilerin çoğu onlar sayesinde kazanılır.
  • Ebeveynler çocuklarıyla çok fazla beraber olduklarından dolayı öğretim etkinlikleri için pek çok fırsat bulabilirler.
  • Ebeveynlerin yardımcı öğretmen rolü, eğitimcilere zaman kazandırması ile ekonomiklik sağlar.
  • Ebeveynlerin sürece katılımı ile özel gereksinimli çocuğun okul başarısı ve topluma uyumu olumlu etkilenmektedir.
  • Ebeveynlerin katılımı yoluyla çocuğun öğretmenleri ile anne babalarının daha çok iletişim ve işbirliğine girmesini sağlar.
  • Ebeveynlerin çocuklarına yönelik tutumlarının olumlu gelişmesine katkı sağlar.
  • Ev ile okul arasında tutarlı, anlayışlı ve karşılıklı güven ilişkilerinin gelişmesini sağlar.
  • Özel gereksinimli çocuğa okulun belirlediği eğitsel hedeflerin ulaşılmasında aile katılımı önem arz eder. Ebeveynlerin eğitim sürecine katılımı, hem çocuğun hem ailenin doğru hedefler belirlemelerine, ailelerin güçlenmesine, kendilerine daha çok güvenmelerine, kapasitelerini çocuklarının haklarını savunmak için daha fazla kullanmalarına, stres ve kaygı düzeylerinin azalmasına ve diğer anne babalara destek olmalarına katkı sağlamaktadır.

Aile katılımının önünde bazı engeller bulunmaktadır. Ces; ebeveynlerin zaman yetersizliği, finansal kaynak yetersizliği, okula erişim zorluğu ve farkındalık düzeylerinin yetersiz olmasıdır. Aile katılımı engelleri başka bir sınıflandırmada ise ailelerden kaynaklı, öğretmenlerden kaynaklı, yasalardan kaynaklı ve okuldan kaynaklı engeller olarak görülmektedir.

  1. Ailelere Yönelik Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri: Yetersizliği olan çocukların ailelerine verilecek hizmetler;
  2. un) Bilgi verici danışmanlık, b) Beceri öğretici aile danışmanlığı, c) Terapötik amaçlı aile danışmanlığı şeklinde sınıflandırılmaktadır.
  3. un) Bilgi verici danışmanlık; özel gereksinimli çocuğa sahip ailelere yetersizliğin türü, degré, nedenleri ve çocuğun gelişimine etkileri; çocuk ile doğru iletişim kurma yolları; yasal hakları; çocuğun gelişimine katkıda bulunma ve davranışlarını kontrol etme yolları; eğitim programı olanakları gibi konularla ilgili bilgi vermeyi amaçlamaktadır. Bilgilendirmeler genelde benzer özellikteki ailelerden oluşan bir grupla yapılmakta ve bu çalışmalar sırasında ailelerin birbirleriyle bilgi, deneyim ve düşüncelerini paylaşmalarına fırsat sağlamaktadır.
  4. b) Beceri Öğretici Aile Danışmanlığı; özel gereksinimli çocuk sahibi ebeveynlere nasıl ana-babalık yapabilecekleri, çocukla doğru iletişim ve etkileşimde nasıl etkili olabileceklerine yönelik bilgi ve becerilerin aile eğitim programlarıyla öğretilmesidir.
  5. c) Terapötik Amaçlı Aile Danışmanlığı; özel gereksinimli çocuk sahibi aile bireylerinde yaşanan duygusal güçlükler nedeniyle depresyon ve yoğun kaygı gibi ruh sağlığı bozuklukları olabilmektedir. Bazen de iletişim problemleri ve sosyal uyum problemleri gibi psikolojik problemler günlük yaşam işlevlerini etkilemektedir. Yetkili terapistler tarafından bu gibi durumlarda sağlanan psikoterapi ya da psikolojik danışmanlık hizmetleri ailelerin problemlerini çözmelerinde faydalı olmaktadır.
  6. Özel Gereksinimli Çocukların Aileleri ile Yapılan Görüşmeler: Özel gereksinimli çocuk sahibi ailelerin özellikleri bulunduğu çoğrafyaya göre farklılaşmaktadır. Hatta aynı ülke ve şehirde yaşasalar dahi ailelerin yaşayışı şekli, kültürel özellikleri ve inançları değişmektedir. Bu nedenle özel gereksinimli çocuk sahibi olma kavramı dünyanın her tarafında farklı anlamlar taşımaktadır. Dolayısıyla aile ile çalışan eğitimcilerin ve uzmanların, ailelerin kültürel özelliklerini ve farklılıklarını bilmesi; ailelere bu doğrultuda yaklaşım sergilemesi gerekmektedir. Çünkü ebeveynler çocuğunun eğitimi konusunda destek aldığı uzmanlardan saygı, karşılıklı güven ve kendi değer yargılarının kabul edilmesini de beklemektedirler. Aksi takdirde sağlam bir iletişim kurulamaz ve eğitim programına ebeveynin aktif katılımı da olumsuz etkilenir. Aile üyeleri ve uzmanlar, başarılı bir iş birliği gerçekleştirmek için şu özelliklere dikkat etmelidir;

-İş birliğine gönüllü olmalı,

-İş birliği sürecine eşit ve katkı sağlamalı,

-Ortak hedefler belirlemeli, iş birliği sürecinde kararlarında sorumluluğu paylaşmalı, kaynaklar konusunda sürece ortak katkı sunmalı, bütün süreçleri ortak bir şekilde değerlendirmelidir.

Özel gereksinimli çocuk sahibi aileler ile yapılan çalışmalardaki etik ilkeler şunlardır;

  • Eğitimci tüm aşamalarda aileye bilgi vermelidir.
  • Eğitimci ailelerin duygu durumlarının farkında, objektif, anlayışlı, sabırlı olmalı, empati yeteneğini iyi kullanmalı ve aileye karşı önyargılı davranmamalıdır.
  • Eğitimci aile üyeleriyle yakın ve özel ilişkiler kurmamalıdır.
  • Hem özel eğitim gereksinimli bireylerin hem ailelerin hak ve sorumluluklarını öğrenmeli, ihtiyaç halinde aileye aktarmalıdır.
  • Ailenin eğitime katılmasının olumlu sonuçlarının farkında olmalı, aileyi daha fazla eğitime dâhil etmelidir.
  • Ailenin desteklenmesine yönelik ev ziyaretleri yapmalıdır.
  • Eğitimci ailelere özel gereksinimli bireye uygulanacak programın amacı, ortaya çıkabilecek tehlikeler ve uygulama sonrası kazanımlarına yönelik bilgiler vermelidir.
  • Eğitimci aileye gerek duyulduğunda yönlendirme yapmalıdır.
  • Eğitim için gereğinden fazla bilgiyi öğrenmeye çalışmaz.
  • Gizlilik önem taşır.
  • Eğitim programı hazırlama ve uygulama esnasında ailelerin görüşleri dikkate alınır.

Eğitimciler, özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin aileleriyle etkin iletişim kurmak için onlara saygı duymalı, onları etkin dinlemeli ve sorular sormalıdır. Ayrıca anne babayı kabul etmeli, onları cesaretlendirmeli ve ailelerin güven duygusunu geliştirmelidir. Anne babaların çocuklar ile evde destekleyici ve geliştirici etkinlikler yapmasınının önemi vurgulanmalıdır.

Beyin aynı şeyi aynı şekilde defalarca yaptığında öğrenme gerçekleşir. Aile öğrenmenin önemli ve vazgeçilmez bir unsurudur. MOI-MÊME

Centre d'éducation spéciale et de réadaptation d'ÖzemAdresse
Quartier Mutlukent
Site de Binsesin 1961. CD.
Non:15 Umitköy
Çankaya/Ankara
SUIVEZ-NOUSÖZEM sur les réseaux sociaux
Suivez-nous sur les réseaux sociaux,pour votre information.
BİZİ ARAYIN

Nous utilisons des cookies afin que nous puissions vous offrir la meilleure expérience sur notre site Web.. Si vous continuez à utiliser ce site, nous supposons que vous l'acceptez. Politique relative aux cookies

Nous utilisons des cookies afin que nous puissions vous offrir la meilleure expérience sur notre site Web.. Si vous continuez à utiliser ce site, nous supposons que vous l'acceptez.

Trimestre