ÖZEL EĞİTİMDE AİLE EĞİTİMİ VE DANIŞMANLIĞI
Özel gereksinimli çocuk sahibi olmak aileler için hazırlık yapılmış, olağan bir durum değildir. Özel gereksinimli çocuğu olan aileler bazı duygusal tepkiler yaşarlar ve anlaşılmak isterler. Duygusal tepkileri; şok-inkâr, öfke-kızgınlık, pazarlık yapma, depresyon ve kabul şeklinde sıralayabiliriz. Özel gereksinimli çocuk sahibi aileler duygusal desteğe, maddi desteğe ve bilgi desteğine ihtiyaç duymaktadır. Özel gereksinimli çocukların aileleri özel eğitim sürecine mutlaka etkin olarak katılmalıdır. Özel gereksinimli çocuk sahibi ailelere yönelik aile eğitiminin amacı; farklı yönleriyle anne babalık ile ilgili bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve beceri kazandırmaktır.
Özel gereksinimli çocukların aileleri için eğitim programları gruba, eve, ev-kuruma dayalı olmak üzere üçe ayrılır. Uzmanlar ailelerle etkili iletişim kurmak için onlara saygı duymalı, etkin dinlemeli ve sorular sormalı, anne babayı kabul etmeli, cesaretlendirmeli ve güven duygusunu geliştirmelidir. Aileler çocuklar ile evde farklı gelişim alanlarını destekleyici etkinlikler yapmalıdır.
1.1. Özel Gereksinimli Çocukların Ailesi: Özel gereksinimli çocuklarda, gelişimin bir ya da bir kaç alanında ilerleme aksayabilmekte ve çocuklar sürekli modele ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle özel gereksinimli çocuk için aile bilinci, çevre, yaşantı, araç-gereç ve ortamın önemi diğer tüm bireylere göre dahada artmaktadır. Özel gereksinimli çocuğun, ailesince desteklenmesinin bu bireylerin gelişimi için olumlu katkı sağladığı ve ebeveynlerin aile eğitim programına katılımlarının çocuklar için yaşamsal bir önemi olduğu bilinmektedir. Özel eğitim gereksinimi gösteren çocuğun ailesi sosyal, kültürel, ekonomik, eğitsel ve sağlık alanlarında çeşitli güçlükler yaşayamaktadır. Yetersizlik gösteren çocuk sahibi aileler, engelliliğin doğası gereği psikolojik, sağlık, eğitsel, ekonomik, toplumsal ve bakım gibi farklı problemler yaşamaktadır. Özel gereksinimli çocuğu olan aileler, normal gelişim gösteren çocuk ailelerine göre çocuklarının eğitimlerine nasıl katkı sunacakları ve çocukları için neler yapabilecekleri hakkında daha fazla yardıma gereksinim duyarlar. Özel gereksinimli çocuk sahibi anneler çocuklarının öğretmenlerince düzenli olarak bilgilendirilmeyi istediklerini belirtmişlerdir. Ailede özel gereksinimli çocuğun bulunmasının getirdiği problemler tüm ailede psikolojik baskı oluşturmaktadır (Karpat, 2011). Özel gereksinimli çocuğun kişisel bakımı, beslenmesi, sağlığı, bağımlı yaşamı ve toplumsal uyumsuzluğu gibi unsurların biri yada birkaçı anne babalar için tüketici unsurlar olabilmektedir. Bu nedenle, özel gereksinimli çocuk sahibi aileler için daha özel bir aile eğitimi hizmeti uygulanmalıdır. Bu hizmetler çocukların ve ailelerinin eğitim ihtiyaçlarına uygun olarak programlanmalıdır. Ailenin gereksinimine uygun eğitim verildiği zaman; ailelerin çocuklarına uygun davranışlar kazandırabildikleri ve birçok bağımsız yaşam becerisini kazandırmada çocuklarına yardımcı olabildikleri görülmektedir.
1.2. Özel Gereksinimli Çocukların Ailesinde Görülen Tepkiler: Aileler özel gereksinimli çocuk sahibi olduklarını öğrendikleri zaman, bu durumda bazı tepkiler göstermektedirler. Bu tepkiler dört modelle açıklanmaktadır. Bu modeller şunlardır: sürekli üzüntü modeli, çaresizlik-güçsüzlük ve anlamsızlık modeli, bireysel yapılanma modeli ve aşama modelidir. Bu modellerden en yaygını “Aşama Modeli” nde ise ailenin tepkileri şu aşamalardan oluşmaktadır.
Şok: Özel gereksinimli çocuk sahibi olduklarını öğrendiklerinde aile üyelerinin ilk tepkisi şoktur. Şok; hissiz ve hareketsiz kalma, ağlama, kendini çaresiz hissetme, şaşkınlık gösterme, mantıksız konuşmalar yapma şeklinde kendini gösterir.
İnkâr: Bilinmeyen duruma karşı yaşanılan korku ve tedirginlikten dolayı gerçeklerden kaçmak, durumu görmezden gelmeye çalışmak ve çocuğun engeli yokmuş gibi davranmak biçiminde gösterdikleri tepki inkârdır.
Acı çekme ve Depresyon: Aileler hayallerindeki ideal çocuklarının olmadığını ve çocuklarının özel gereksinimli olduğu gerçeğinin bilincine varmaya başlarlar. Acı çekme gerçeğin kabullenilmesini kolaylaştıran bir duygu olup, bu duyguların sonunda her şeye güçleri yetmeyeceklerini gören anne babalarda depresyon görülmektedir.
Suçluluk: Ebeveynlerin yenmekte en çok zorlandıkları duygu suçluluk duygusudur. Çünkü anne babalar kendi hatalarından dolayı cezalandırıldığını düşünebilir ve suçluluk hissedebilir.
Kızgınlık: Anne babalar “Neden ben/biz?” sorusunu sorarlar ve öfkelerini birbirlerine, uzmanlara, diğer çocuklarına ya da evdeki eşyalara gösterebilirler.
Utanma: Bazı ebeveynler çocuklarında bulunan yetersizliklerin kendi kusuru olduğunu düşünüp utanç duyabilirler. Hatta bazen evden dışarı bile çıkamayacak derecede utanç yaşayabilir. Bu utanç duygusu toplum tarafından onay görmeme, acıma, reddetme, alay etme davranışlarının yarattığı endişeler sonucunda görülebilir.
Pazarlık: Anne babalar bu aşamada, din görevlileri, konu uzmanları, doğaüstü güçlerinin olduğunu düşündüğü kişiler veya herhangi biriyle çocuğun yetersizlik durumunu ortadan kaldırma konusunda pazarlık edebilirler.
Kabul ve Uyum: Anne babalar bu son aşamada “Şimdi ne yapabiliriz?” sorusuna cevap arayarak çocuklarını oldukları gibi kabul etmeye ve benimsemeye hazırdırlar. Enerjilerini çocuklarına ve onların ihtiyaçlarını karşılamaya harcarlar. Önceki olumsuz duygular tam olarak ortadan kalkmaz ama anne babalar kendilerinin ve çocuklarının zayıf ve güçlü yönlerini kabul etmekle beraber bu olumsuz duygularla baş etmeyi öğrenirler.
Özel gereksinimli çocuk sahibi olan ailelerin geçirdikleri bu aşamalar her ailede sırayla, aynı zaman aralığında, aynı yoğunlukta ya da sıklıkta yaşanmayabilir. Ancak genellikle aile bireylerinin geçirdikleri bu aşamalar benzerlik göstermektedir. Aileler çocuklarının engelli olduğunu öğrendiklerinde beklemedikleri ve hazır olmadıkları zor bir durumla karşı karşıya kalmaktadırlar. Eğer anne babalar çocuklarında bulunan güçlükleri inkâr ediyorsa çocuk için çok önemli olan erken müdahaleyi tam olarak alamayabilir.
1.3. Özel Gereksinimli Çocukların Ailelerinin İhtiyaçları: Özel gereksinimli çocuğu olan aileler; çocuklarının okulda kazanmış oldukları becerileri günlük yaşama aktarmaya çalışarak, onların bu becerileri davranışa dönüştürmelerini kolaylaştırmak, onlara rehberlik etmek, ihtiyaç halinde yardımcı olmak, yaşanabilecek olası problemleri engelleyici ve çözümleyici pek çok becerilere sahip olmak açısından çeşitli eğitimlere gereksinim duymaktadır. Özel gereksinimli çocuk sahibi aileler çocuğun yetersiz olduğu becerilerin nasıl kazandırılacağı, çocuk ile nasıl sağlıklı iletişim kurulacağı ve çocuğun davranışlarının nasıl kontrol edileceği gibi konularda desteğe ihtiyaç duymaktadır. Aileler duygusal, ekonomik ve bilgi desteği olmak üzere üç konuda desteklenmelidir.
Duygusal destek; kendilerini dışlanmış, umutsuz, depresif gibi psikolojik sıkıntılardan herhangi birinde ya da birkaçında hisseden aileler için duygusal destek önem taşımaktadır. Ailenin özsaygısı, güven hissetmesi, duygularını kontrol etmesi ve kaynaklarını kullanabilmesi için duygusal destek esastır. Ebeveynden ebeveyne yapılan destek, duygusal destek için önemli olduğundan erken müdahale uzmanları, ailelere yakında yaşayan başka bir ebeveynle iletişim bilgisi ya da destek grup bilgisi verebilir. Diğer kişiler olumlu ve kuvvetli yönlendirici olarak aileye; dinlemek ve onlara cevap vermek, sıcaklık ve samimiyet göstermek yoluyla doğrudan duygusal destek sağlayabilirler. Ailelere verilen eğitimin ailenin duygusal destek ihtiyacını azalttığı görülmüştür.
Maddi destek; ailelerin yiyecek, giyecek, barınak, oyuncak vb. finansal ve maddi kaynaklara ulaşmasını içerir. Aile barınma ve beslenme gibi en temel ihtiyaçlarını karşılayamıyorsa, çocuğunun gelişimi ve müdahalesine yönelik daha yüksek seviyedeki gereksinimlerine daha az odaklanabilir. Uzmanlar toplumdaki kaynaklar ile ailenin bağlantısını kurarak, beslenme ya da bebek bezi bankası, yardımcı teknoloji ihtiyacı gibi materyal desteğini sağlamaya çalışmalıdır. Ayrıca sağlıkla ilgili yardımlara ulaşmasına yardımcı olmak da bu destekler arasındadır. Maddi ihtiyacın yeterince karşılanmamasının aile bireylerinde stresi arttırdığı belirtilmektedir.
Bilgi desteği; ailelerin çocuklarının yetersizliği, çocuk gelişimi ve çocuğuna yönelik kullanabilecek stratejiler ve ulaşabilecek kaynaklar gibi bilme ve anlama ihtiyaçlarına cevap verecek desteklerdir. Bazı aile üyeleri çok az bilgiye sahip olabilir ve bu bilgileri uzmanlarından almayı tercih edebilirler. Bazı aileler ise ilk bilgileri arkadaşlarından, ailelerden ya da internet gibi diğer kaynaklardan araştırıp bulabilirler. Bilgilendirmenin anne babanın kaygı düzeyini azalttığı görülmüştür. Ailelerin ihtiyaçları; sevgi ve ilgi ihtiyacı, kendine güvenin geliştirilmesi ihtiyacı, sosyalleşme ihtiyacı, ekonomik ihtiyaçlar, bilgi ve destek ihtiyacı, özel gereksinimli bireylerle ilgili gelecekteki beklentileri, duygusal anlaşılma ve destek, sosyal kabul vb. başlıklarla sıralanmaktadır.
1.4. Özel Gereksinimli Çocukların Ailelerin Desteklenmesi; Normal gelişim gösteren çocukların ailelerinin sevgi, çocuğunu koruma, çocuğuna ilgi gösterme, çocuğunun gelişimi için uygun ortam hazırlama veya çocuğun gereksinimlerini karşılama gibi sorumlulukları yerine getirirken; yetersizlikten etkilenmiş çocukların anne-babaları, tüm bunları yapar ve bunun yanı sıra, çocuğa yeni beceri öğretme veya fizyoterapi hareketlerini yaptırma ve bunun gibi daha bir sürü yeni sorumlulukları da üstlenmektedir. Ailenin desteklenmesi, onlarla etkinlik ve görüşmeler yapmakla mümkün olmaktadır. Anne baba için hazırlanacak aile eğitimi etkinlikleri yoluyla, yaşadıkları tükenme ve çaresizlik durumları azalabilecektir. Böylelikle motivasyon düzeyleri artacak, özel gereksinimli çocuklarıyla ilgili yaşadığı problemlerin yerini, daha pozitif bir bakış alacaktır. Anne babalar çocuklarını daha iyi tanıyabilecekler, gelişimsel geriliğinin türünü ve eğitim performanslarını öğrenebileceklerdir. Davranış problemleri ile baş etme yollarını öğrenebileceklerdir. Çocuklarının ihtiyacı olan beslenme, tuvalet ve bağımsız hareket becerileri gibi temel yaşam becerilerini kazandırabileceklerdir. Ayrıca iletişim kurma, sosyalleşme ve günlük yaşamı kolaylaştırma gibi konularda da çocuklarına yol gösterici olmaları sağlanacaktır
1.5. Özel Gereksinimli Çocukların Kardeşleri; Yetersizlik yaşayan çocuğun yetiştirilmesi konusu tüm aileyi etkilemektedir ve aile üyeleri üzerinde duygusal ve bilişsel olarak doğrudan etkileri olmaktadır. Yetersizlik yaşayan çocuğu olan ailelerde, kardeş ilişkileri; ailenin tipine, ailedeki yaşam stiline, ailenin çocuk yetiştirme deneyimine, çocuk sayısına, çocuklar arasındaki yaş farkına, çocukların cinsiyetine, ailenin sosyoekonomik düzeyine, çocuğun yetersizliğinin türüne ve derecesine göre etkilenebilmektedir. Kardeşler ise yeni birinin aileye gelmesinin mutluluğunu çok yoğun yaşayabilir ancak farklı özellik taşıyan bir kardeş, üzüntü ve farklı karmaşık duyguları da beraberinde getirmektedir. Hatta kardeşler fark etmeme, kıskançlık, korku, utanma, sıkılma ve kötü davranma gibi bazı çeşitli tepkiler gösterebilirler. Diğer bir yandan farklı özellik taşıyan bir kardeş, daha toleranslı olma, sorumluluklarını geliştirme, insan ilişkilerine ve farklılıklara duyarlılığın artması gibi olumlu duygular ve yaşantılar da kazanabilmektedir.
Gruba Dayalı Aile Eğitim Programları: Benzer özellik taşıyan çocuk sahibi ailelerin, çocuklarının eğitim süreçlerini desteklemek için bir araya gelerek, uzmanlardan eğitim aldığı programlardır. Ebeveynler aile eğitimi ile çocuklarına beceri ve kavram kazandırma yollarını öğrenebilmektedir. Ayrıca çocuklarıyla ilgili olası sorunları önleme ve sorun çıktığında çözebilme gibi becerilere sahip olabilmektedirler.
Eve Dayalı Aile Eğitim Programları: Eve dayalı programlar, ağır derece yetersizlikten veya başka sebeplerden dolayı eğitimini herhangi bir kurumda sürdüremeyen çocukların ebeveynleri için uygulanan aile eğitim programlarıdır. Bu programların amacı; ev ziyaretleri ile yetersizlik gösteren çocukların ihtiyaçlarını belirlemek, ebeveynlere çocuğun davranışlarını kontrol etme ve ihtiyaç duyduğu becerileri nasıl öğretecekleriyle ilgili beceri kazandırmaktır. Türkiye’de uygulanan eve dayalı aile eğitimi kapsamında en yaygın olan erken özel eğitim programları, Küçük Adımlar Erken Eğitim programı ve Portage Erken Müdahale Aile Eğitim Programıdır.
Eve ve Kuruma Dayalı Aile Eğitim Programları: Bir eğitim kurumuna devam eden çocukların okulda edindiği becerilerin, evde ya da yakın çevresinde de sürdürülmesi ve genellenmesini ya da kurumda üzerinde fazla durulmayan becerilerin evde kazandırılmasını amaçlayan aile eğitim programlarıdır. Gelişimsel Destek Programı, Etkileşim Temelli Erken Çocuklukta Müdahale Programı ve Otistik Çocuklar İçin Davranışsal Eğitim Programı ev ve kuruma dayalı olarak verilen erken eğitim programlarına örnek verilebilir. Günümüzde teknolojinin gelişmesi ile çevrimiçi eğitime dayalı erken müdahale ve eğitim programlarının önem kazandığı görülmektedir. Özellikle anne baba eğitimlerinde internet-temelli uzaktan eğitim ile yapılan programların geliştirildiği ve etkililiklerinin sınandığı araştırmalarda artış görülmektedir.
Aile katılım çalışmaları, okul öncesi eğitimde, ebeveynlerin çocukların eğitimlerine dâhil olabilmelerine zemin hazırlayıcı ve bu süreçte aktif katılımlarını sağlayıcı etkinliklerdir. Okul öncesi eğitimde şu yollarla aile katılımı sağlanabilir:
İlk görüşme, tanışma toplantısı, ebeveyn/veli toplantısı, bireysel görüşmeler, telefon görüşmeleri, duyuru panoları, eğitim panosu, haber mektupları, afişler, broşürler, kitapçıklar, toplu dosyalar, haber mektupları, video-teyp kayıtları, sınıf içi etkinliklere katılım, konferanslar, ev ziyaretleri, özel günlerde anne babaları okula davet etme, dilek kutusu.
Aile katılımının gerek aileye gerek özel gereksinimli çocuğa yararları bulunmaktadır. Aile katılımının bazı yararları şunlardır:
Aile katılımının önünde bazı engeller bulunmaktadır. Bunlar; ebeveynlerin zaman yetersizliği, finansal kaynak yetersizliği, okula erişim zorluğu ve farkındalık düzeylerinin yetersiz olmasıdır. Aile katılımı engelleri başka bir sınıflandırmada ise ailelerden kaynaklı, öğretmenlerden kaynaklı, yasalardan kaynaklı ve okuldan kaynaklı engeller olarak görülmektedir.
-İş birliğine gönüllü olmalı,
-İş birliği sürecine eşit ve katkı sağlamalı,
-Ortak hedefler belirlemeli, iş birliği sürecinde kararlarında sorumluluğu paylaşmalı, kaynaklar konusunda sürece ortak katkı sunmalı, bütün süreçleri ortak bir şekilde değerlendirmelidir.
Özel gereksinimli çocuk sahibi aileler ile yapılan çalışmalardaki etik ilkeler şunlardır;
Eğitimciler, özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin aileleriyle etkin iletişim kurmak için onlara saygı duymalı, onları etkin dinlemeli ve sorular sormalıdır. Ayrıca anne babayı kabul etmeli, onları cesaretlendirmeli ve ailelerin güven duygusunu geliştirmelidir. Anne babaların çocuklar ile evde destekleyici ve geliştirici etkinlikler yapmasınının önemi vurgulanmalıdır.
Beyin aynı şeyi aynı şekilde defalarca yaptığında öğrenme gerçekleşir. Aile öğrenmenin önemli ve vazgeçilmez bir unsurudur. ÖZEM
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız. Çerez Politikası
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.